7 Haziran 2008 Cumartesi

China


(China)



Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC), Asya'da, dünyanın en kalabalık nüfuslu ülkesi. Kuzeyinde Moğolistan, kuzey doğusunda Rusya ve Kuzey Kore, doğusunda Sarı Deniz ve Doğu Çin Denizi, güney doğusunda Güney Çin Denizi, güneyde Vietnam, Laos, Birmanya, Hindistan, Bhutan ve Nepal, güney batıda Pakistan, Afganistan, Tacikistan, Kırgızistan ve Kazakistan ile çevrilidir. Başkenti Pekin'dir. En kalabalık şehri Shanghai. Çin sözcüğü sıklıkla ÇHC anlamında kullanılır.

Nüfusuyla dünyanın en kalabalık ülkesidir. Dünya nüfusunun yaklaşık 1/5'i ÇHC‘ nde yaşamaktadır.

Çin'in, ÇHC‘ nden önce de yaklaşık dört bin yıl geriye uzanan bir 'yazılı tarihi' vardır. Bununla birlikte üzerinde ideografik çizimlerin bulunduğu yaklaşık 6000 yıl öncesine ait kalıntılara ulaşılmıştır. Günümüz medeniyetinin temel taşlarını oluşturan kağıt, barut, pusula ve matbaacılık gibi pek çok buluşun kökenleri Antik Çin medeniyetine dayanmaktadır.

ÇHC, son yıllarda dünyanın en önemli ekonomik güçlerinden biri haline gelmeye başlamıştır. ÇHC‘ nin bölgede ve dünyada nüfuzu, askeri alandan çok ekonomik alanda kendisini hissettirmektedir. 20 sene içerisinde ÇHC‘ nin dünyanın en zengin ekonomisi olacağı öngörülmektedir.

Çin yazısının ilk örnekleri Çin'in Shang Hanedanlığı dönemine, yaklaşık MÖ. 1600 yıllarına ait Fal Yazıtlarıdır. Çince karakterler daha sonra Çin dışında Doğu ve Güney Asya'da Kore, Vietnam ve Japonya'da kullanılmaya başlanmıştır. 20. yüzyılda Kuzey Kore ve Vietnam Çince karakterlerin kullanımını tamamıyla terk etmiştir. Bugün Güney Kore ve Japonya'da ise bu ülkeler kendi yazım sistemlerini geliştirmiş olmalarına rağmen Çince karakterler hala kısmen kullanılmaktadır.

Çin'de, tiyatronun kökenleri oldukça karanlıktır. Öykü anlatıcıların ve dinsel gösterilerin, tiyatronun oluşumunda önemli bir rol oynadıkları söylenebilir. Çin operası, Sung‘ lar döneminde ortaya çıktı ve Yuen‘ ler döneminde gelişti (Batı Odası; Lavtanın Öyküsü].

Yuen‘ ler döneminde, bir Kuzey okulu, bir de daha esnek kurallara bağlı Güney okulu vardı. Güney okulu, Ming‘ ler döneminde büyük başarı kazandı. Çing‘ ler döneminde opera, çeşitli yerel üsluplara bölünürken ürünlerde de bir yozlaşma görüldü.

Bunun nedeni, tiyatronun soylulara özgü bir tür haline gelmesiydi: Sarayda, soyluların çocukları sahneye çıkıyorlardı [bu arada, bir gösterinin yirmi saat sürebildiğim de belirtmek gerekir).

Çin tiyatrosu, "eksiksiz bir gösteri" olmasıyla dikkati çeker ve şarkı ile akrobatlığı da kapsar. Olay örgüleri şaşılacak kadar yalındır ve seyircinin zekâsından çok, duyarlığını etkilemeye yönelir. Bu tiyatroda hemen hiç dekor yoktur (buna karşılık giysiler çok zengindir) ve oyuncunun bir hareketi, bütün bir durumu dile getirmeye yeter.

Çin, dünyanın en eski seramik merkezlerinden biridir. Uzun sure seramik, ticarette Çin'in en önemli ticaret mallarından biri olmuş ancak belki de bu durum seramiğin Çin'de bir sanat halini almasını önlemiştir. Seramikler tabak ve çanak ağırlıklı olup ince ve ustaca motiflerle süslenmiştir. Bu nedenle gelişme seramiğin şekli, boyutu, rengi gibi özelliklerinden ziyade motif ve süslemelerde olmuştur. Motiflerin kendine has çok ince, ayrıntılı ve tek renk doğa tasvirleri göz önüne alınırsa seramiğin Çin'de ne kadar tek düze kaldığı daha iyi anlaşılır. Her ne kadar dünyanın en iyi kili en iyi işçilikle şekillendirilmiş, pişirilmiş ve en ustaca süslenmişse de Çin seramiği yaratıcılıktan uzaktır ve tarih boyunca da kendini yinelemekten öteye gidememiştir. Çok sayıda ve monoton denebilecek üretimlerini, ağırlıkla kobalt mavisiyle boyamış, aynı zamanda diğer medeniyetlere seramik sanatını öğretmişlerdir. Bu nedenle bir çok medeniyetin seramikleri Çin izleri taşır.

Çin medeniyetinin önemli bir parçası ve eşsiz özelliklere sahip olan Çin mimarisi, Batı mimarisi ve İslam mimarisiyle birlikte dünyanın önde gelen üç mimari sisteminden birini oluşturur. Dünyanın ahşabı başlıca malzeme olarak kullanan tek mimari sistemi olan Çin mimarisi, Çinlilere özgü görgü kuralları, estetik görüşü, değer yargıları ve doğa görüşünü derin bir şekilde yansıtır.

Yoğun kültür geleneklerine dayanan Çin mimarisi sanatının başlıca özellikleri şöyle sıralanabilir: İmparatorun en yüksek konumda olması, sıkı uygulanan sınıf farklılığının pekiştirilmesi ve dolayısıyla saray ve başkentin planlanmasında en büyük başarıların gözetilmesi; yapı gruplarının oluşumunun güzelliklerine özellikle önem verilmesi; yapı gruplarının başlıca oluşumunun merkezi enleme göre bakışımlı yapılması; doğaya saygı gösterilerek doğayla yüksek derece uyum sağlanması; birleşim, sevimlilik, çağrışım ve derinlik güzelliklerinin keşfedilmesi.
Han milliyetine özgü mimarilerin dışında Çin’in azınlık milliyetlerine özgü mimariler de Çin mimarisini büyük ölçüde zenginleştirmiştir.
Çin mimarisi, saray mimarisi, tapınak mimarisi, bahçecilik mimarisi, mezarlık mimarisi ve sivil konut mimarisi olarak beş gruba ayrılıyor.
Tarihte sanat özellikleri ve teknoloji bakımından yabancı mimarilerle ilişkide bulunmaya ve yararlanmaya önem veren Çin mimarisi, Japonya, Kore, Vietnam ve Moğolistan gibi yabancı ülkelerin mimarilerini de büyük ölçüde etkilemiştir. Çin mimarisi günümüzde Çin’in geleneksel tarzlarını koruduğu gibi Batı sanatından da yararlanarak devamlı gelişmektedir.




Çin askeri mimarisinin en önemli eseri Çin Seddi'dir. Hun akınlarından korunmak için yapmışlardır.

Çin'de Taoizm, Konfüçyüs dini ve Budizm gibi ahlak felsefesine dayanan dinler görülmektedir . Büyük filozoflarının fikirleri din olarak kabul edilmiştir; Lao-Çe ve Konfüçyüs’ün fikirleri gibi. Budizm Çin'de yayılma alanı bulmuştur.

Eğitim Alanındaki Gelişme Eğitim, Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurulmasından bu yana hızla gelişmiştir. 1949'dan önce Çin halkının yüzde 80'i okuma yazma bilmiyordu ve kırsal kesimde bu rakam yüzde 95 veya üzerindeydi. Çin hükümeti, 40 yılı aşkın bir süre "Eğitim, sosyalist modernleşmeye hizmet etmeli ve ahlaki, zihinsel ve fiziksel olarak tam gelişmiş sosyalizmi inşa edecek kuşakların yetiştirilmesi iÇin üretken işgücü ile birleştirilmelidir" şeklindeki politikasına bağlı kalarak eğitimi yaygınlaştırmak ve geliştirmek iÇin büyük çaba harcamıştır. Yeni eğitim sistemleri ve kurumları, aşamalı olarak başarıyla ,oluşturulmuştur.

Çin 56 etnik gruba sahip, çok etnik gruplu bir ülkedir. En geniş grup olan Han, toplam ulusal nüfusun yüzde 92’den fazlasına denk gelmektedir. Bunun dışında kalan etnik azınlık olarak adlandırılan diğer 55 etnik grup, yüzde 8’den daha az bir nüfus oranına sahiptir.

Çin’in anahtar kültürel yapıları arasında yer alan yemek kültürü en önemli unsurlardan biridir. Çinliler “Yemeklerle Beslenmek İlaçlarla Beslenmekten İyidir” diye bir atasözüne sahiptir. Bu söz, insanların sağlıklı beslenirken yemeklerin yapısına özen göstermeleri gerektiğini ifade eder. Çin’ de bölgelerin örf ve adetlerinin değişik olması nedeniyle konuklara verilen yemekler de farklılık gösterir. Mesela, eskiden Beijing’de (PEKİN) misafirlerin makarnayla ağırlanması, ev sahibinin misafirlerin kalmalarını istediği anlamına gelirmiş ve eğer misafirler kalırlarsa ev sahibi yakınlık göstermek için misafirleri Jiao Zi (mantı) ile ağırlarmış.
Çin mutfağının dünya üzerinde ayrı bir yeri olduğu ve son zamanlarda da çok popüler olduğu bir gerçek

Vazgeçilmezlerimiz

den biri de çaylarımız. Çin çayı uzun yıllardır süre gelen bir alışkanlık veya mistik bir kabuldür belki de. Fakat şu bir gerçektir ki, nefis bir tadı vardır ve sindirimi kolaylaştırır. Yemeklerle birlikte içtiğimiz gibi yemekten önce ve yemekten sonra da içilmektedir.

Güney Çin'in savaş becerilerinin çoğu Ching ( Mançurya) hanedanlığı döneminde devrimci gerillalar tarafından geliştirilmiştir.Bu devrimciler için gizlilik ,hayatta kalıp savaşı sürdürmek ve Mançurya'lıların eline düşüp idam edilmek arasındaki fark olmuştur.
Bu bağlamda kendilerini ve gayelerini korumak amacıyla aktivitelerini ve gerçek kimliklerini örtmeye yönelik ilham verici ve halkın kalbini kazanacak öyküler yarattılar.
Zamanla ve kuşaklar boyu bu hikayeler Çin Savaş kültürünün ayrılmaz parçaları olarak güney Çin savaş becerileriyle ilgili bir çok efsaneye dönüştü.

Diğer Slaytlar için: www.pdrgrup.com

Hiç yorum yok: