4 Haziran 2008 Çarşamba

Otistik Bozukluklar


Otistik Bozukluklar

Otistik Bozukluk Nedir?

Kelime olarak “kendine dönük” anlamındadır.

İleri düzeyde ve karmaşık bir gelişimsel yetersizliktir.




Doğuştan varolabildiği gibi, üç yaşa kadar olan dönemde de başlayabilir. Bununla birlikte otizmde 18 ayın altında güvenilir biçimde tanı koymak mümkün değildir.

Kimlerde Görülür?

Yaklaşık her 500 çocuktan birinde görülür.




Erkeklerde görülme sıklığı kızlardan dört kat fazladır.




Kızlarda daha ileri düzeyde seyreder.

Nedenleri Nelerdir?

Otistik bozukluğun ilk ortaya çıktığı yıllarda, otizmin anne-baba özellikleriyle ve çocuk yetiştirme biçimleriyle ilgili olabileceğine yönelik görüşler öne sürülmüştür.




Yapılan araştırmalar, otistik bozukluğun anne-babaların kişilik özelikleriyle, çocuk yetiştirme biçimleriyle ve ailesel özelliklerle (etnik köken ya da sosyoekonomik durum gibi) ilişkili olmadığını göstermiştir.

Nedenleri Nelerdir? (devam)

Bazı ailelerde daha sık rastlanması nedeniyle kalıtsal (genetik) olabileceği düşünülmektedir. Ancak henüz geni ya da genleri belirlenmiş değildir.

Otizmle ilişkili olduğu sanılan başlıca genler 15. kromozom, 13. kromozom, 6.kromozom ve 7. kromozom üstünde yer almaktadır. Ancak tek başına bu genlerin etkili olmadığı, yani birden fazla genin bazı çevresel faktörlerin bir araya gelmesi ile otizmin ortaya çıktığı düşünülmektedir.




Yani genlerdeki yapısal bozukluk kuşaklar öncesinden geliyor olabilir veya gebelik sırasında kullanılan ilaçlar, virüsler veya radyasyon gibi faktörler genlerin işleyişini bozuyor olabilir. Otizmden sorumlu en az 5-10 arası gen vardır.

Beyinde ilgili bölgenin yoğun olarak kullanılan ve anksiyete ve otizmde de sıkça görülen epilepsiyle ilgili olan, GABA adlı biyo-kimyasal madde ile de ilişkili olduğu öne sürülmektedir.

Yine otistik çocuğu olan ailelerden alınan kan örneklerine göre, yüksek serotonin oranı aile üyelerinde de rastlanmıştır.




Otizmin sadece genetik etkenlere bağlı olmadığını ve çevresel faktörlerin de devreye girdiğini kanıtlayan bulgular da vardır.

Nörolojik, beyindeki yapısal ya da işlevsel bozukluklardan kaynaklanan bir yetersizlik olduğu kabul edilir.

Nöropatolojik araştırmalara göre otizm, beynin pek çok bölgesi ile ilişkilidir. Serebellum, frontal lob, limbik sistem, pariyetal lob, beyin sapı otizmde anormallikler saptanan başlıca beyin yapılarıdır.




Aşılar ve travmanın otizmle ilişkisi henüz kanıtlanmamıştır.

Çeşitleri Nelerdir?

Gelişimsel Yetersizlik

Zihin Özürü

Otistik Bozukluklar




Otizm




Rett Sendromu




Çocukluk Disintegratif Bozukluğu




Atipik Otizm




Asperger Sendromu




Otizm

İleri derecede bir gelişimsel yetersizlik kategorisidir.




Üç yaştan önce başlar.




(a) Sosyal etkileşimde,

(b) iletişimde ve hayali oyunda önemli geriliklerle ve

(c) çeşitli takıntılarla kendini gösterir.




Rett Sendromu

Otistik bozukluklar içinde genetik temeli tam olarak belirlenmiş olan tek kategoridir.




Yalnızca kızlarda görülür.




Bir-dört yaş arasında başlar.




Daha önce kazanılan beceriler yitirilir.




Ellerin amaçlı kullanımı ortadan kalkar; yinelemeli el hareketleri başlar.




El hareketleri en tipik özellikleridir.

Çocukluk Disintegratif Bozukluğu

Çok seyrek rastlanılır.




En az ilk iki yıl normal gelişim görülür.




Bozukluğun başlamasıyla, daha önce kazanılmış olan beceriler hızla yitirilir.




Çoğu çocuğun zihinsel becerileri, ileri derecede zihin özürlü düzeyine kadar geriler ve bu çocuklar birkaç yıl içinde otistik özellikleri tamamıyla gösterirler.

Atipik Otizm

Diğer kategorilerin hiç birine uymayan çocuklar için kullanılan kategoridir.




Tanı almamış otistiklerdir.

Asperger Sendromu

Sosyal etkileşimde sorunlar görülür.




İlgi ve etkinlikler sınırlıdır.




Zeka normal ya da normal üstüdür.




Dil gelişim sorunu görülmez. Bu en ayırıcı özellikleridir. Fakat dillerini diğerlerinden farklı kullanırlar. Örneğin sadece ilgi duydukları alanla ilgili konuşurlar.

Bu kişiler meslek edinebilirler, evlenebilirler.




Zeka geriliği yoktur. Zekaları normal ya da üstündür.




Asperger Sendromu (devam)

Ek Özürler/Rahatsızlıklar

Yaklaşık %80’ininde zihin özürü




Görme, işitme gibi duyusal bozukluklar




Aşırı duyarlılık ya da aşırı duyarsızlık




Yaklaşık üçte birinde havale




Yaygın Belirtiler

Otizmin belirtileri ve özellikleri farklı düzeylerde görülebilir.




Her bir otistik birey farklı özellikler gösterebilir.




En yaygın belirtiler şunlardır:




Nesne Takıntıları: Nesneleri döndürme, onları sıraya dizme, koklama, yalama vb.




Hareket Takıntıları: El çırpma, sallanma, koşma, zıplama, dönme gibi yinelemeli davranışları uzun sürelerle yapmak

Yaygın Belirtiler (devam)

İlgi Takıntıları: bilgisayarlar, uçak kazaları gibi konularla aşırı derecede ilgilenmek




Düzen Takıntıları: Günlük yaşamda belli rutinleri belli şekillerde yapma konusunda aşırı ısrarcı olma (örneğin, okula aynı yoldan gitmek, hep aynı tabaktan yemek yemek vb)




Başkalarının yaptıklarına ilgisiz kalma




Diğer çocuklarla iletişimde isteksizlik




Uygun olmayan gülmeler




Göz kontağında sınırlılık




Acıya karşı duyarsızlık




Çevreye ya da kendine yönelik saldırganlık




Aşırı hareketlilik ya da hareketsizlik




Tehlikeler karşısında duyarsızlık




Dil ve konuşma sorunları




Gülümseme, sarılma, okşama gibi duygu gösterimlerine karşı duyarsızlık




Yaygın Belirtiler (devam)

Seslenildiğinde duymuyormuş gibi davranmak




Gereksinimlerini ifade etmede zorluk




Öfke nöbetleri




Bazı becerilerde diğer becerilere kıyasla daha ileri ya da geri olmak




Yalnızlığı yeğlemek




Bazı duyularda aşırı duyarlılık; örneğin otistiklerin %40’ında belli seslerden rahatsızlık duyulması vardır




Yaygın Belirtiler (devam)

Sembolik (temsili ve işlevsel (nesneleri gerçek işlevleri doğrultusunda kullanmak) oyun eksikliği vardır.




Bu belirtilerin yaklaşık yarısı ya da daha fazlası görülürse otizmden şüphelenebiliriz.




Yaygın Belirtiler (devam)

Sıra Dışı Yetenekler

Otistik bireylerin yaklaşık %10’unda üstün yeteneklere rastlanır. Bunlardan bazıları şöyledir:




Çok küçük yaşta okuma-yazma öğrenmek




Enstrüman çalmak




Uzun metinler ezberlemek




Karmaşık aritmetik işlemler yapmak

Dil ve Konuşma Özellikleri

Otistik bireylerin yaklaşık yarısı ömür boyu hiç konuşmazlar

Seçici konuşmama olabilir

Belli bir süre hiç konuşmama

Belli bir süre konuşma

Belli bir kişiyle konuşma

Sadece kendi kendine konuşma

Konuşmayanlar işaret ya da sembol sistemi gibi alternatif iletişim yöntemlerini öğrenebilirler

Konuşan otistikler genelde kendilerine özgü konuşma biçimlerine sahiptirler




Anında ya da gecikmeli olarak duyduklarını tekrarlamaları yaygındır




Kişi zamirlerini kullanmada zorluk yaşarlar




Dil ve Konuşma Özellikleri (devam)

Konuşmalar çok hareketli melodik ya da çok düz robotik olabilir




Vücut dilini kullanamazlar; söyledikleriyle jest ve mimikleri birbirini tutmaz




Akıcı konuşanlar, karşılıklı konuşmada zorlanırlar.

Dil ve Konuşma Özellikleri (devam)

Tanılama Nasıldır?

Tüm yetersizlik alanlarında olduğu gibi otistik bozukluklarda da erken tanı çok önemlidir.




Çocuklara yönelik yapılacak olan eğitim ve sağaltım uygulamalarının etkililiği yaşla yakından ilişkilidir.Bu uygulamalara ne kadar erken yaşta başlanırsa o kadar etkili sonuçlar alınabilmektedir.

Tanıda, sosyal etkileşim, iletişim becerileri ve davranışlardaki farklılıklar ele alınmaktadır.




Kullanılan araçlar şunlardır:




Ev ortamında gözlemler yapılarak tanı konulmaktadır.

Çeşitli ölçme araçları kullanılmaktadır.

Tanılama Nasıldır? (devam)

TANI VE KLİNİK ÖZELLİKLERİ

BEBEKLİK DÖNEMİ
Otistik özellikler gösteren bebeklerin iki tip davranış biçimi gösterdiği gözlenmiştir. Bunlardan birincisi; sürekli ağlayan, huysuz olarak adlandırılan bebeklerdir. İkincisi ise, sakin, uslu bütün gününü yatakta geçiren bebeklerdir.

1. Fiziksel özellikler: Bu dönemlerde otistik çocukların fiziksel gelişimleri yaşıtlarından farklı değildir. Yaygın uyku ve beslenme problemlerine rağmen hemen hepsi sağlıklı bebeklerdir. Fiziksel olarak bir çok beceriyi olağan yaşlarında kazanmaya hazırdırlar; ancak bazı otistik bebeklerin çevrelerine karşı ilgisizlikleri nedeniyle daha geç yaşlarda oturdukları ve yürüdükleri gözlenmektedir.


2. Sosyal duygusal özellikleri: otistik bebeklerde, kucağa alınmaya karşı isteksizlik gösterme, kucağa alınınca huzursuzluk gösterme veya uygun beden duruşu göstermeme en belirgin özelliklerdir. Otistik bebekler, genellikle çevreleri ile ilişki kurmaz. İnsanların konuşmalarına tepki vermezler. İnsanlar ile göz kontağı kurmaz, çok uzun süre boş bakışlarla oturabilirler.


3. Zihinsel Özellikler: Otistik bebek, etrafındaki insanlara olduğu gibi cisimlere karşı da ilgisizdir; uzanıp onları almak ya da yakalamak istemez. Çevresindeki seslere, cisimlere, hayvanlara ilgi göstermez. Otistik bebeklerdeki bu ilgisizlik ve meraksızlık karşısında, anne babalar, zaman zaman çocukta zihinsel bir problem olduğunu düşünürler.


4. Konuşma özellikleri:

Normal bebekler genellikle 1 yaş civarında ilk kelimelerini söylerler. Yaşamın birinci yılında sesler çıkarır, çıkardıkları sesleri farklılaştırır, bu şekilde duygularını, isteklerini ifade ederler. Normal bebeklerde görülen babıldamaların (Ba-ba, ba sesleri, ….) otistik bebeklerde görülmediği belirlenmiştir.


Otistik çocuklarda beslenme problemleri yaygın olarak gözlenir. Bunlardan çoğunun ilk aylarda emmesi zayıftır, altıncı aydan sonra beslenme problemleri artar. Birçok bebek, süt dışında tüm yiyecekleri veya katı gıdaları reddeder; bazıları ise normalin üstünde ve hemen her şeyi yiyebilir.


2-5 YAŞ DÖNEMİ

Bebeklik döneminde anlatılan birçok özellikler 2-5 yaş döneminde devam etmektedir. Ancak bu özellikler çocukların gelişimlerine bağlı olarak çeşitlenmiş, farklılıklar ortaya çıkmıştır. 2-5 yaş dönemi, otistik özelliklerin en belirginleştiği, tanı için oldukça önemli bir dönemdir.


1. Fiziksel özellikler:

Fiziksel gelişimleri oldukça normal, güzel ve çekici çocuklardır. Motor becerileri genellikle iyidir. Kağıt kesme, boncukları kutuya tek tek koyma veya ipe düzme gibi küçük kas becerilerinin oldukça zayıf olduğu gözlenir. Ancak birçok otistik çocuk mekanik, takmalı-sökmeli oyuncakları kolaylıkla takıp sökebilir.


2. Sosyal-Duygusal Özellikleri: Bebeklik döneminde gözlenen çevreye ilgisizlik daha belirgin hale gelmiştir. Çevresindeki kişilerin ve anne-babanın yüzüne bakmama, hemen hemen her otistik çocuğun özelliğidir. Tamamen kendilerine ait bir dünyada yaşıyor gibi görünen bu çocuklar, çevrelerinde olup bitenlere karşı çok kayıtsızdırlar.


3. Zihinsel Özellikleri:

Otizmin ilk tanımlandığı yıllarda, otistik özellikteki çocukların çok zeki olduklarına, ancak bu zekanın, problem davranışlarla maskelendiğine inanılıyordu. Otistik çocukların zihinsel gelişmeleri üzerinde yapılan ayrıntılı çalışmalar, en az iki grup otistik çocuk olduğu düşündürmektedir.


Birinci grubu normal ya da zihinsel becerileri olanlar, diğer grubu ise zihinsel yönden yetersiz olanlar oluşturmaktadır. Otistik çocukların yaklaşık %40'ı 40-55, %30'u 50-70 ve %30'u 70 ve daha fazla IQ skoruna sahiptir. Otistik çocukların yaklaşık 1/5'inin zekası normaldir.

4. Duyusal Uyarılara Tepkileri:

a. İşitsel Uyarılara (seslere) Tepkileri: Çocukların seslere hiç bir tepki vermemesi bir çok anne-babayı, işitme problemi endişesi ile doktorlara gitmeye yöneltmektedir. Yapılan testler çocukların işitmelerinde organik olarak bir sorunun olmadığını göstermektedir. Gerçekten de bazen seslere hiç tepki vermedikleri, bazen en ufak seslere aşırı tepki gösterdikleri bazı seslere de çok duyarlı oldukları gözlenmektedir.



b. Görsel Uyarılara Tepkileri: Bu dönemde görsel uyarıcılara karşı normal dışı tepkiler yaygın olarak görülebilir. İnsan yüzlerine ve çevrelerindeki birçok nesneye bakmamalarına karşın, hareket eden, dönen ya da parlak olan bazı cisimlere çok uzun süre bakabilirler.



c. Acı, Sıcak, Soğuğa Karşı Tepkiler: Bu tepkiler, bazı çocuklarda acıyı, sıcağı ve soğuğu fark etmeme şeklinde ortaya çıkarken bazılarında ise soğuk suyla ellerini yıkarken ağlama, eline bir toplu iğne battığı zaman çığlıklar atma şeklinde görülebilir.


d. Dokunulmaya Karşı Tepkileri: Herhangi bir kimse tarafından dokunulmak, kucağa alınmak istendiği zaman, o kimseyi itmek, ondan kaçmak yaygın olarak gözlenen tepkilerdir.


5. Konuşma Özellikleri:

Konuşmaya başlama çok farklı yaşlarda gerçekleşir; ancak genellikle ilk kelimeleri 5 yaş civarında söylerler. Bazı otistik çocukların konuşmaya normal yaşıtlarıyla aynı zamanda başladıkları, ancak daha sonraları, bildikleri kelimeleri kullanmadıkları gözlenmiştir.


Otistik Çocukların Konuşma Problemleri:




a. Konuşulanları Anlamada Güçlük:

b. Ekolali:(Ekolali, çocuğun duyduğu kelimeleri, cümleleri konuşmacının hemen arkasından veya daha sonra taklit etmesidir).

c. Gramer Bozuklukları:

d. Zamirlerin Yer Değiştirmesi:

e. “Evet-Hayır” Kelimelerini Kullanmada Güçlük:

6. Davranış Problemleri: Otistik çocuklarda görülen problem davranışlar, çocuğun bebeklik döneminden çıkmasıyla belirginleşir.

Öfke Nöbetleri ve Bağırmalar:

Çevresine Zarar Veren Davranışlar:

Kendine Zarar Veren Davranışlar:

Tek Tip Vücut Hareketleri:

7. Duygusal Tepkiler:

Özel Korkular: Elini küvetteki sıcak suya sokarak yaktığı için küvette yıkanmadan korkan küçük kız, bir ayakkabı ayağını sıktığı için ayakkabı giymeyi reddeden çocuk, özel korkuları olan çocuklara örnektir.



Tehlikelerin Farkında Olma: Otistik çocukların genellikle çevrelerindeki tehlikelerin farkında olmamaları, anne babalarını en çok endişelendiren özelliklerdendir.
Nedensiz Gülme ve Ağlamalar:

Değişikliklere Tepki Gösterme:

8. Hayal Gücünün Eksikliği:

Oyun Oynama Becerisinin Olmaması: Otistik özellikteki çocuklarda hayal gücünün yetersizliğine bağlı olarak yaratıcı oyun oynama becerisinin bulunmaması yaygın olarak gözlenir. Ayrıntılara Dikkat Etme: Çevrelerindeki nesnelerin, kişilerin tamamı yerine, ayrıntılarına küçük parçalarına dikkat ederler.




9. Özel Beceriler: Otistik çocukların en şaşırtıcı özellikleri, birçok alanda sınırlı becerileri olmasına karşın, bazı alanlarda sahip oldukları özel becerilerdir. Bir çok otistik çocuğun, konuşmadan önce şarkı söylediği görülür; bazıları ise bir enstrümanı iyi çalabilirler. Bazı anne babalar da, çocuklarında müzik becerisinin yanı sıra kuvvetli bir hafıza olduğunu belirtmektedirler.

Çocuğun yıllarca önce gittiği bir yeri, o yerdeki özel bir eşyayı unutmadığını, çok uzun şiirleri ezberleyebildiğini, televizyonda dinlediği çok uzun bir konuşmayı olduğu gibi tekrar edebildiğini sıklıkla anlatmaktadırlar.


Otistik çocukların diğer bir özel becerisi de sayılar ve sayısal ilişkiler üzerinedir. Bazıları sayıları çok çabuk öğrenirler ve çok güç işlemleri akıldan yapabilirler. Ayrıca, gördüğü resimleri çok iyi kopya eden, güzel boyayan, mekanik oyuncakları söküp takabilen, karmaşık bul-yapları kolayca tamamlayabilen çocuklara da rastlanmaktadır.


TEDAVİ YAKLAŞIMLARI

Yaygın gelişimsel bozukluk çoğu vaka için yaşam boyu süren bir bozukluk olması sebebiyle tedavinin tipi kişinin yaşı ve gelişimine göre değişir.



Bugün yaygın gelişimsel bozuklukların tedavisinde en önemli yaklaşım özel eğitim ve davranış terapileridir.

A. Aile eğitimi: Otistik çocukların tedavisinde terapist olarak aile kullanılabilir. Ayrıca otistik çocukların özellikleri ve ailenin tutumları konusunda aile eğitilir.



B. Eğitimsel yaklaşımlar:

Burada otistik çocuklara özel eğitim programları uygulanır. Otistik çocuğun yapacağı görevler çocuğun durumuna göre belirlenmektedir. Grup içinde grup yaşamına hazırlayıcı kurallar konur. Kişinin kendine bakım becerileri, yemek hazırlama, alışveriş gibi beceriler kazandırılması amaçlanır.


Dil ve İletişim terapisi: Dildeki gelişim sosyal etkileşimi artırması nedeniyle konuşma terapisi önemli olabilmektedir.

İletişimi artırma: Grup içine sokularak arkadaş ilişkisi ve etkileşiminin sağlanması amaçlanır.

İşitsel entegrasyon eğitimi: Burada otistik çocukların çeşitli ses frekanslarına hipo- veya hipersensitivite gösterdiği iddia edilmektedir. Buradaki amaç sese duyarlılığı azaltarak adaptif davranışlarda olumlu değişiklikler sağlamaktır.


C. Davranış/Psikososyal Yaklaşımlar:
Davranışın değiştirilmesi:

D. Biyolojik yaklaşımlar (Farmakoterapi):

Hiç yorum yok: