8 Mayıs 2008 Perşembe

çocuk ihmali

Uploaded on authorSTREAM by  aqses


GİRİŞ

Son yüz yıl içinde tanımlanabilmiş olsa da, ilk örneklerini antik çağlarda gördüğümüz çocuk istismarının bugün hala en önemli çocukluk çağı sorunu olduğunu görürüz. Bu konuda yapılmış çalışmalara baktığımızda, sorunun çözümündeki en büyük engelin çeşitli sebeplerle istismar vakalarının saklanması ve açığa çıkarılmasından korkulması ya da olanları doğal kabul etmek olduğu görülür. Kendisi ağır olan bu sorunun, açığa çıktığı anda sonuçları da ağır olmaktadır. Bu nedenle istismar vakaları mümkün olduğunca saklı tutulur ve görmezden gelinir.
Aslında bu konuda etkili çalışmaların yapılması bir "keyfiyet" değil, bir "zorunluluk" tur. Çünkü tüm araştırmalar göstermektedir ki cinsel istismara uğrayan bireylerin ileride yetişkin bireyler olduklarında cinsel saldırılara yönelme olasılıkları çok yüksektir. İşte tam bu noktada çocuk istismarı bireysel bir sorun olmaktan çıkıp toplumumuzun sorunu, "ötekilerin'' sorunu olmaktan çıkıp bizim çocuğumuzun sorunu olmaya başlar.
Bu farkındalığı toplum olarak kazanmak, gerekli duyarlılığa sahip olmak ve önleyici çalışmaların büyük bir hassasiyetle yapılması toplumun bilgilenmesi ile sağlanabilir. Çünkü çocuk istismarı konusunda bilgi sahibi olmak; istismarın ne olduğunu, nasıl olduğunu, kim tarafından kimlere uygulandığını, çocukların bundan gördüğü fiziksel ve duygusal zararları, istismarın toplumlardaki dehşet verici tarz ve boyutlarını bilmek demektir. İstismarın çocukları, nasıl "yaşayan ölü" lere çevirdiğini görmek demektir. Bir çocuk için; gökkuşağındaki tüm renklerin siyaha dönmesi, balon uçuracak kollarının bir ağacın dalları gibi hoyratça kırılması, sırtının şefkatle değil, kızılcık sopası ile sıvazlanması ve şarkı yerine dudaklarından inlemeler yükselmesinin ne demek olduğunu bilmek demektir.
Peki, "çocuk istismarı ve ihmali" konusunda bilgilenmek ve bilgilendirmek kimin görevidir? Devletlerin mi, devletlerin bu konuda görevlendirdiği kurum, kuruluş ve kişilerin mi, dernek ve sivil toplum örgütlerinin mi ya da duyarlı bireylerin midir? Bu durum hakkında insanları yeterince bilgilendirdiğimizde de kafalarını kuma gömerler mi? Diyelim ki gömdüler, yürek parçalayan feryatlara kulaklarını tıkayıp vicdanlarının sesini susturabilirler mi? Belki de tek çözüm şudur: Bu konuda süreli değil, sürekli yayın, herkese eğitim, halka eğitim vermek.
Çocuk istismarında, tüm boyutları ele alan bir tanım yapılırsa eğer; "Çocuğun sağlığını, fizik gelişimini, psiko-sosyal gelişimini olumsuz yönde etkileyen bir yetişkin, toplum veya ülke tarafından bilerek ya da bilmeyerek yapılan davranışlar çocuk istismarı kabul edilir.'' Tanım aynı zamanda çocuğun istismar veya şiddet olarak algılamadığı veya yetişkinlerin istismar olarak kabul etmediği davranışları da içine alır. Davranışın mutlak, çocuk tarafından algılanması veya yetişkin tarafından bilinçli olarak yapılması şart değildir.
Çocuk İhmali ise;"ailenin, ilgili kurumların ya da devletin çocuğa karşı en temel sorumluluklarını yerine getirmemesi" şeklinde tanımlanabilir. İhmal çocukların eşit hak ve özgürlüklerinden yoksun bırakılması sonucunda onların en üst düzeyde gelişimlerini engelleyici davranışlar olarak ortaya çıkmaktadır. Çocuğun bakım ve beslenme gereksinimlerinin yeterince karşılanmaması, gerekli tıbbi müdahalelerin yapılmaması, anne baba olarak çocuğa "danışmanlık görevinin yeterince yerine getirilmemesi ve çocuğun tek başına bırakılması ihmal davranışıdır.
Bu gün çocukların öldürülmesi en ağır istismar şekli olarak tanımlansa da geçmişte çeşitli toplumlarda; ilahlara kurban etme adı altında pek çok çocuk ölmüştür. Hatta bazı toplumlarda çocukların bazı organları geleneksel olarak kesilmiş ve çocuklar sakat bırakılmışlardır. Eski yunanda ise; babaya çocuğuna kötü davranma ve gerekirse öldürme izni, ırkın özelliğini koruma adı altında verilmiştir. Hele gayrı meşru çocuklar, tarih boyunca istismara uğramayı hak eden çocuklar olarak tanımlanmışlardır. Hindistan'da ikiz çocuğu olan kadının iki ayrı erkekle ilişki kurduğu düşünülerek kötü davranıldığı da bilinmektedir. Birçok ülkede ise yeni doğan çocukların suya atılarak, yaşamaya yetecek kadar güçlü olup olmadıklarına bakıldığı dönemler olmuştur. Sadece ölüm ya da sakatlık değil bu dönemlerde çocukların alınıp satılması da yaygın istismar olgularından olmuştur.
Ülkemizde çocuk istismarı ile ilgili yapılan araştırmalar göstermektedir ki; çocuklarımız halen bugün, bu zamanda,
" Eğitim aracı olarak dayağın kullanıldığı,
" Ebeveynlerin öfke boşaltım aracı olarak çocuklarını kullanabildikleri
" Aç, susuz, bakımsız ve ilgisiz bırakılabildikleri
" Her yaşta terk edilebildikleri, sahipsiz, duygusal ve sosyal olarak yalnız bırakılabildikleri
" Anne ve babanın arasında kalarak ruhen ikiye bölünebildikleri
" Korkutma ile eğitim ve tehdit edildikleri
" Sürekli aşağılama, kınama ve hakarete maruz kalabildikleri
" Her türlü fiziksel, duygusal ve cinsel istismara maruz kalabildikleri bir dünyada yaşamaktadırlar.
Dünyaya gelişlerini ve başlarına gelenleri kontrol edemeyecek bu küçücük beden ve ruhların, yaşadıklarından sorumlu tutulmaları mümkün olmadığına göre, bu gün ortada bireysel ve toplumsal bir sorun varsa, bu biz yetişkinlerin sorunudur ve çözmek de bizim işimizdir. Çocuk istismarı konusunda duyarlılık toplumsal bir görevdir.(Aksakal,2006)

ÇOCUK İSTİSMARI VE İHMALİNİN TANIMLANMASI

Çocuğun ihmal ve istismarı anne, baba veya çocuğun bakımı, sağlığı ve korunmasından sorumlu kişilerin ihmal ettiği eylemler sonucunda çocuğun her türlü fiziksel, ruhsal veya sosyal açıdan zarar görmesi olarak tanımlanabilir. (http://www.ilkokuma.com/yararli_sunular.htm)
Çocuk ihmal ve istismarına ilişkin çalışmalar ülkemizde çok yenidir ve sayısal veriler oldukça yetersizdir. Ancak son 15-20 yıldır, konuya ilginin artmış olduğu izlenmektedir. Bu ilgi giderek ihmal ve istismara ilişkin ülke genelinde bilgilerimizin artmasına, koruma ve önleme çalışmalarının hız kazanmasına neden olmuştur.
İstismarın birçok etmenin bileşimi sonucu ortaya çıktığını biliyoruz. Tüm bunlara karşın, her gün belki de her saat dünyanın herhangi bir yerinde bir çocuk ihmal ya da istismar ile karşı karşıya kalmaktadır. Ancak, ihmal ve istismar bir yazgı değildir. Gerekli koşullar yerine getirilirse önlenebilmektedir. Bu koşullardan biri, belki de en önemlisi, çocuğun yüksek menfaatlerini korumak adına, onun temel gereksinimlerine duyarlı olmak, aileyi ve toplumda çocuk için önemli olan kişi, kurum ve kuruluşları ihmal ve istismar konusunda bilgilendirmektir. (http://www.ilkokuma.com/yararli_sunular.htm)
Çocuğun ihmal ve istismarının sonuçları aile ve okul ortamlarında izlenebilir. Özellikle okulun, ihmal ve istismarı tanıma, değerlendirme ve yönlendirmede önemli işlevleri vardır. Çünkü eğitimciler çocukların tüm özelliklerini tanıma ve eğitimleri sırasında bu eğitime engel olacak zorlukları değerlendirebilme, ortadan kaldırabilme adına yetiştirilmişlerdir. Bu özel eğitim onları, çocuk adına toplumda önemli bir yere taşır.
Çocuğun ihmal ve istismarının etkileri; çocuğun öğrenmesini engelleyen önemli etmenlerden biridir. Tüm gün çocukla birlikte olan, onun özelliklerini iyi tanıyan eğitimciler çocuklarda meydana gelecek değişiklikleri davranış ve görünümleriyle tanıma şansına sahiptirler. Tanıyabilmeyi, değerlendirebilmeyi ve yönlendirebilmeyi de beraberinde getirmektedir.
(http://www.ilkokuma.com/ yararli_sunular.htm)
Aşağıda çocuk istismarına ilişkin farklı kaynaklardan alınmış tanımlar yer almaktadır.
Çocuk istismarı, çok geniş anlamda, belli bir zaman dilimi içerisinde bir yetişkin tarafından çocuğun o kültürde kabul edilmeyen bir davranışa maruz kalması şeklinde tanımlanabilir. Bu davranışlar ülke içinde veya ülkeler arasında farklı boyutlarda gözlenebilir. (http://www.ttb.org.tr)
WHO'nun 1985'de yapmış olduğu tanıma göre ise "çocuğun, sağlığını, fizik gelişimini, psikososyal gelişimini olumsuz yönde etkileyen bir yetişkin, toplumu veya ülkesi tarafından bilerek veya bilmeyerek yapılan davranışlar çocuk istismarı" olarak kabul edilir. Tanım aynı zamanda çocuğun istismar veya şiddet olarak algılamadığı veya yetişkinlerin istismar olarak kabul etmediği davranışları da içine alır. Davranışın mutlak, çocuk tarafından algılanması veya yetişkin tarafından bilinçli olarak yapılması şart değildir. Çocuk istismarı çeşitleri ele alındığında fiziksel, cinsel ve duygusal istismar ile ihmal ayrı ayrı incelenmelidir. (http://www.ttb.org.tr)
Çocuğun sağlığını, fizik ve psikolojik gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek yapılan hareket ya da davranışlara "Çocuk İstismarı" denmektedir. Çocuğun sağlığı, fiziksel veya psikolojik gelişimi için gerekli ihtiyaçların karşılanmaması ise "Çocuk İhmali" olarak tanımlanmaktadır. Çocuk istismarı ve ihmali, ana baba ya da bakıcı gibi bir erişkin tarafından çocuğa yöneltilen, toplumsal kurallar ve profesyonel kişilerce uygunsuz ya da hasar verici olarak nitelendirilen, çocuğun gelişimini engelleyen ya da kısıtlayan eylem ve eylemsizliklerin tümüdür. Bu eylem ya da eylemsizliklerin sonucu olarak çocuğun fiziksel, ruhsal, cinsel ya da sosyal açıdan zarar görmesi, sağlık ve güvenliğinin tehlikeye girmesi söz konusudur. Çocuk istismarı; fiziksel, cinsel ya da duygusal istismar olarak, çocuk ihmali ise fiziksel ya da duygusal ihmal olarak ayrılmaktadır. İstismar ve ihmalin bu farklı şekilleri yalnız aileleri değil, toplumu, sosyal kuruluşları, yasal sistemleri, eğitim sistemini ve iş alanlarını da etkileyen bir halk sağlığı sorunu oluşturmaktadır. (http://www.psikoloji.gen.tr)
Çocuk istismarı tıp literatüründe ilk kez 1946 yılında Caffey adındaki bir radyolojist tarafından subdural hematomla birlikte uzun kemiklerde kırıkları olan çocuklarda tanımlanmıştır. Daha sonraki çalışmalar 1953'te Silverman, 1955'te Neeley tarafından gerçekleştirilmiştir. 1962 yılında ise C. Henry Kempe tarafından ilk kez "Hırpalanmış Çocuk Sendromu" terimini kullanmıştır. İstismar; çocuklara karşı onların her türlü fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimlerini engelleyen her türlü eylem olarak tanımlanabilir. İhmal ise çocuğun gelişimsel, fiziksel, duygusal gereksinimlerini karşılayamama, başaramama olarak tanımlanmaktadır. İstismar ve ihmal arasındaki farklılık ise istismarın aktif, ihmalin pasif olaylar ve olgular olmasıdır.( Bahçecik ve Alpar;2005)
Çocuk ihmali genelde ailenin, ilgili kurumların ya da devletin çocuğa karşı en temel sorumluluklarını yerine getirmemesi şeklinde tanımlanabilir. Bir bütün olarak toplum, kurumlar ve bireyler tarafından geliştirilen ihmal davranışı, çocukların eşit hak ve özgürlüklerinden yoksun bırakılması sonucunda onların en üst düzeyde gelişimlerini engelleyici davranışlar olarak ortaya çıkmaktadır. Çocuğun bakım ve beslenme gereksinimlerinin yeterince karşılanmaması gerekli tıbbi müdahalelerin yapılmaması, anne baba olarak çocuğa karşı danışmanlık görevinin yeterince yerine getirilmemesi ve çocuğun tek başına bırakılması ihmal davranışına örnek olarak verilebilir. (http://www.sosyalhizmetuzmani.org/ cocukistismariveonlenmesi.doc)
İhmal ve istismarı birbirinden ayıran en temel nokta istismarın aktif, ihmalin ise pasif bir olgu olmasıdır. Çocuk ihmal ve istismarı, çocuğun normal fiziksel ve zihinsel gelişimini kısıtlayıcı olan fiziksel, duygusal ve cinsel ihmal ve istismarı içermektedir. Ancak bunları birbirinden ayırmak oldukça zordur. (http://yayim. meb.gov.tr/dergiler/)
Çocukların bedensel, zihinsel ya da ruhsal sağlıklarına zarar veren, gelişimlerini engelleyen tutum ve davranışlar çocukları 5 şekilde örseleyebilmektedir: (http://www.sosyalhizmetuzmani.org)
1. Fiziksel: Bir erişkinin itaati sağlama, cezalandırma ya da öfke boşaltma amacı ile elle ve/veya aletle çocuğun vücudunun herhangi bir yerine iz bırakacak şekilde şiddet uygulayarak çocuğa bir zarar verilmesidir. Bu dövülme, yanma, ısırılma vb. yollarla olabilir. Sadece dayak değil, çocuğu yaralayan, vücudunda iz bırakan, kaza dışındaki her türlü eylem "Fiziksel İstismardır".
2. Cinsel: Çocuğun kendisinden en az 4 yaş büyük bir kişi tarafından cinsel haz amacı ile zorla ya da ikna edilerek cinsel etkileşime maruz bırakılmasıdır. Çocuğun rızası olsun olmasın ırzına geçilmesi, cinsel organlarının ellenmesi, müstehcen sözlere maruz bırakılması, yetişkinin cinsel organlarını okşamaya yöneltilmesi veya zorlanması, çocuğun pornografide ya da fuhuşta kullanılması, çocuğa pornografik materyal izlettirilmesi, teşhircilik vb. gibi davranışlara maruz bırakılması "Cinsel İstismardır".
3. Duygusal: Çocuğun içgörüsünü ya da duygusal bütünlüğünü bozan her türlü eylem ya da eylemsizliktir. Reddetme, yalnız bırakma, aşırı koruma, aşırı hoşgörü, baskı, sevgiden ve uyarandan yoksun bırakma, sürekli eleştiri, aşağılama, tehdit, korkutma, yıldırma, suça yöneltme, suçlama, yok sayma, çocuğun yaşına ve özelliklerine uygun olmayan beklentiler içinde olma, çocuğu aile içi uyuşmazlıklarda taraf tutmaya zorlama, aile içi şiddete tanık etme vb. davranışlar "Duygusal İstismardır".
4. Ekonomik: Çocuğun gelişimini engelleyici, haklarını ihlal edici işlerde ya da düşük ücretli iş gücü olarak çalışması veya çalıştırılması "Ekonomik İstismardır".
5. Çocuk İhmali: Çocuğun beslenme, barınma, giyim, hijyen, oyun, eğitim, güvenlik ve sağlık hizmetini sağlama görevinin reddedilmesi ya da yerine getirilmemesidir. Fiziksel ya da duygusal sağlığa bilinçli ve isteyerek zarar verildiği taktirde "AKTİF" (buluntu bebeklerde olduğu gibi); bilgisizlik, olanaksızlık, umursamazlık gibi nedenlerle oluşursa "PASİF" çocuk ihmalinden söz edilir.

Hiç yorum yok: